Tek Boynuzlu Atlar Gerçekten Var mıydı? Ameliyatla Tek Boynuzlu At Yaratmaya Çalışan Adam
Modern toplum, tek boynuzlu atları var olmayan efsanevi yaratıklar olarak görür. Ancak bazı tarihçiler aksini iddia ediyor. Eski zamanlarda yazılan bazı kaynaklarda tek boynuzlu atlardan söz edilmesi nedeniyle, bazıları onların geçmişte var olduğunu ve neslinin tükendiğini iddia etmektedir. Bazı bilim adamları, tek boynuzlu atları yeniden üretmek için birçok deney yaptılar. Bakalım yapay ortamlarda tek boynuzlu at geliştirebilmişler mi…
Kaynak:https://historyofyesterday.com/the-ma…
Tek boynuzlu atlar tarih boyunca hep merak edilen bir konu olmuştur.
Tek boynuzlu atlar Orta Çağ’da çok popülerdi.
Bu yazıtlardaki okunamayan şifreli metinler deşifre edilmiştir.
Son zamanlarda, bu şifreli görüntülere eşlik eden yazılar nihayet okundu. Arkeologlar, eski sanatçıların iki boynuzlu hayvanları tek boynuzlu olarak tasvir ettiklerini düşünüyorlar. Yine de, hem iki hem de tek boynuzlu canavarları tasvir eden çok sayıda fotoğraf var.
Peki, geçmişlerine ve belirsiz varoluşlarına rağmen bu atlara takıntılı bir adam, bir tek boynuzlu at yetiştirmek için cerrahi olarak ne kadar ileri gidebilirdi?
Oberon Zell veya Tekboynuzların Tanrısı
Bazıları Zell’i sadece kuruntulu bir deli olarak görüyordu, ama aslında o sadece edebiyat okumakla kalmayıp farklı bilimler üzerine kendi kitaplarını yazan bir akademisyendi.
Fulton, Missouri, 1961’den 1965’e kadar Westminster College’da çalışırken Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji ve Tıp Öncesi alanlara odaklandı. Klinik Psikoloji alanında uzmanlaştığı St. Louis’deki eğitimi.
Daha sonra Zell, tek boynuzlu atlara takıntılı hale geldi.
Tek boynuzlu atlara olan tutkusu, 1970’lerde Peter S. Beagle’ın fantastik romanı The Last Unicorn ile başladı. Tek boynuzlu atların bir zamanlar dünyamızda dolaşıp çeşitli sebeplerle neslinin tükendiği ideolojisi onu kendine bağlamıştı.
Cerrahi müdahalelerle tek boynuzlu at üretmeye çalıştı.
Oberon Zell’in tek boynuzlu at yaratma hikayesi 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başında çok popülerdi. Tek boynuzlu atların yaratılmasının yanı sıra yarattığı cerrahi prosedür, Dr. Franklin Dove’dan ilham aldı, ancak tıp o zamanlar o kadar gelişmemişti.
Öncelikle atın boynuzunun uzatılması amaçlandı.
Dr. Dove’un Mayıs 1936 sayısında, tek boynuzlu at yetiştirmeye yönelik çeşitli çabaların izlendiği, ancak hepsinin başarısız olduğu ‘Muhteşem Tek Boynuzlu Atın Yapay Yetiştirilmesi’ başlıklı bir makale yazdı.
Bu yöntem başarısız olunca pes etmemiş ve başka sistemler denemiş.
Daha sonra, yeni doğmuş bir hayvanın boynuz tomurcuklarının, her zamanki yerlerinden hayvanın kafatasının önündeki merkezi bir konuma aktarıldığı cerrahi bir işlemle oluşturulması planlandı. Bu deney de başarısız oldu çünkü boynuz tomurcukları gelişimin ilk haftasında sadece deriye takıldı ve kafatasına bağlanma daha sonra başladı.
Hayvanların zihinsel ve fiziksel yeteneklerini en üst düzeye çıkarmak istedi.
İşin ortasında boynuz tomurcuklarını kafatasının önüne nakletmek veya boynuz tomurcukları içeren kanatları nakletmek vardı. Deney sadece sığırlar üzerinde gerçekleştirildi. Atlar, sığırlar, antiloplar, koyunlar ve keçiler.
Daha basit bir ifadeyle, örneğin, keçilerin kafatasının ortasında geliştirdikleri iki boynuz yerine tek boynuzu büyütmek için kullanıldı ve bu boynuz cerrahi olarak değiştirildi. Zell’in hikayelerine dayanarak gerçekleştirilen prosedürlerden birden fazlası başarısız oldu.
Sonunda, deneylerden biri olumlu sonuç verdi.
Yapılan deneyler sonucunda bir atın boynuzunu uzatarak tek boynuzlu at görüntüsü elde etmeyi başardı ancak atın ne zihinsel olarak daha uyanık olduğu ne de kanatları vardı.
Ancak bu başarının ardından Zell, dünyaya onların gerçekten var olduğunu göstermek istedi ve bunu Ringling Bros / Barnum & Bailey Circus ile sergiler aracılığıyla yaptı. Atların uçamadığını görenler hayal kırıklığına uğradı ve hikaye zamanla unutuldu.